Prof. Dr. Murat Müslüman

Boyun Fıtığı

Boyun Fıtığı

Boyun fıtığı,boyun omurlarının arasındaki kıkırdağın omurilik kanalına doğru yer değiştirmesi sonucu kola gelen sinirlere ve omuriliğe baskı yapması ile oluşan hastalığa denir. Servikal disk hernileri (boyun fıtığı) erkeklerde biraz daha sık görülür. Erkek/kadın oranı 1,5/1’tür. En sık C5-6, C6-7 mesafelerinde görülür. Kafa kemiği ile 1. servikal omur ve 1. ve 2. servikal omur arasında disk yoktur. Yaşlanma ile birlikte disk sulu özelliğini kaybeder diski tutan ligament arkadan gevşer. Diskin daha sulu olan kısmı omurilik kanalının içine doğru fıtıklaşır.

Boyun fıtığının belirtileri

Hastalar tek taraflı koluna doğru yayılan bir ağrıdan şikayet ederler.Ağrı parmak uçlarına kadar yayılır ve uyuşma ile beraber olabilir.Ağrının yayıldığı kolda kuvvet kaybı olabilir.Hastalar ellerine aldıkları ağır cisimleri yere düşürmekten şikayet ederler. Ağrı özellikle gece uykuda aşırı derecede artar. Eğer tedavi uygulanmaz ise zamanla parmaklarda hissizlik, ince hareketlerin kaybı, reflekslerde azalma gibi bulgular açığa çıkabilir. Hasta oturur pozisyonda ellerini başının üzerine kaldırınca sinir kökü basısı azalacağı için ağrıda azalma ya da geçme olacaktır.

TEŞHİS

Boynun direk röntgen filmleri, servikal dar kanal tanısını doğrulamak için yeterli bilgi vermeyebilir. Genellikle bu tanıyı koymak için Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) kullanılır. MRG, dar servikal kanalı ve sıkışmış omuriliği çok detaylı olarak gösterir. Tomografide kireçlenmeleri daha iyi gösterir.

TEDAVİ

Boyun omurları,omurgalarımızın en küçükleridir.Aynı zamanda en üstte olmaları nedeniyle traksiyon,yani boyun çekme için çok avantajlı konumdadır. Şayet boyun fıtığı kolda aşırı kuvvet kaybı,kaslarda erime (Atrofi) yapmamışsa genel olarak ameliyatsız yöntemlere öncelik vermek gerekir.Şayet tedaviye cevap vermezse en son çare olarak ameliyat düşünülmelidir.

BOYUN FITIĞI AMELİYATI

İki türlü yaklaşım mevcuttur.

1-Önden yapılan ameliyat (anterior girişim): Boyun fıtığı tanısı konulduktan sonra hastaların ameliyatı boynun ön tarafından şah damarı ve nefes borusu arasından girilerek veya enseden girilerek planlanır. Genellikle fıtığın sinire baskı yaptığı tarafın karşısından ameliyatı yapıyoruz, omurgalar arasındaki fıtık başaltıldıktan sonra kola giden sinir ve omurilik rahatlayana kadar kireç ve fıtık temizlenir. Eğer önden yapılan ameliyatlarda disk materyalinin önemli bir kısmı boşaltıldığından iki omur arasında kaynamayı sağlayacak ve çökmeyi önleyecek kafes (cage) adı verilen küçük titanyum veya karbondan yapılmış implantlar kullanılabilir. Eskiden leğen kemiğinden kemik çıkarılarak da sağlanan bu kaynama, leğen kemiğinde kemik parça alımı sonrası hastaların çok şiddetli ağrılarının devam etmesi nedeni ile artık neredeyse terk edilmiştir. Önden yapılan ameliyatlar sonrası hasta birkaç gün özellikle yutkunurken boğazında ağrı hisseder. Bu ağrı ılık sıvı alımı ile geriler. Araya kafes konan hastadaki iyileşmenin tam olabilmesi için hastaya 3- 6 hafta arası özellikle hareket halinde kullanması için boyunluk önerilir. 6 hafta sonra yapılan kontrollerde kaynama izlenirse boyunluk kullanımı sonlandırılır.

2-Arkadan yapılan ameliyat (Posterior girişim): Enseden yapılan ameliyatlar ise sadece omurganın yan tarafına doğru olan fıtıklaşmalarda tercih edilir. Bu ameliyatlarda tüm disk materyali yerine sadece fıtıklaşan materyal çıkarıldığı için araya cage koymaya ve ameliyat sonrası yakalık kullanımına gerek yoktur. Her iki cerrahi yaklaşımın da kendine göre avantajları ve dezavantajları vardır. Hangi yöntemin kullanılacağı cerrahın değerlendirmesine ve tecrübesine göre değişebilir.

Boyun fıtıklarının cerrahi tedavisi bazı riskler içerir. Bu riskler arasında kolda güçsüzlük, ayakta güçsüzlük, sfinkter kontrolünde zorluk, yara yeri enfeksiyonu, kanama ve konulan kafes ile ilgili problemlerdir (kırılma, yanlış kaynama, kaynamama). Bu riskler özellikle ameliyatı yapan kişinin tecrübesi ile direk ilişkilidir. Mikrocerrahinin yapılması zorunludur. Sorunsuz geçen ameliyatlardan sonra hastenede kalış süresi 1 gündür.

BOYUNDA KİREÇLENME

Servikal kanal darlığı (kireçlenme) ise genellikle sinir kökü (radikülopati) veya omurilik basısına (myelopati) bağlı yakınmalarla kendini gösterir. Servikal (boyun) omurlarının kanalı dar hastaların yaklaşık yarısında boyun veya kol ağrısı şikayeti vardır. Bu hastalarda ek olarak kollarda ve bacaklarda güçsüzlük ve fonksiyon kaybı bulunmaktadır. Dar servikal kanalın bir sonucu olarak gelişen servikal myelopati denilen servikal bölgedeki omuriliğin hasarlanmasına bağlı kişi gündelik yaşantısında gömleğini düğümlemek, kapı kolunu açıp kapayamamak, kavanoz kapağını açamamak, dişlerini fırçalayamamak gibi işlerde zorluk çekebilir. Bacaklar ile ilgili yakınmalar ise yürüme zorluğu, bacaklarda güçsüzlük olarak ortaya çıkar ve yardımsız yürüyememeye kadar ilerleyebilir. Servikal myelopatili hastaların yakınmalarından bir diğeri de idrar tutamamaktır. Hastalığın ilerlemesiyle idrar ve gaitayı tutamama, istemsiz kaçırma meydana gelebilir. Bu yakınmalar hastadan hastaya değişkenlik gösterebilir ve bu şikayetlerin ilerlemesi her hastada farklı sürelerde gerçekleşebilir.

Erken tanı, bu hastalık grubunda çok önemlidir. Erken tanı sonrası uygulanacak tedavi ile hastaların yakınmalarının ilerlemesinin önüne geçilebilir. Hastalığın tanısının konulması, hastanın yakınmalarının dinlenmesi ve bunlar doğrultusunda hekimin soru sorması ile başlar.

Klinik genelde sinsi başlar ve ilk başlarda bulgu vermez. Hastalığın ilerleme oranı değişiktir ve myelopati geliştikten sonra tamamen düzelme nadirdir. Bu nedenle hastalığın erken teşhisi ve tedavisi hastalığın cerrahi sonrasında iyileşmesi açısından en belirleyici faktördür.